Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaşık yedi ay gibi kısa süre kalmasına rağmen, millet ittifakının yuvarlak masa toplantıları bir türlü kendi içinden veya başka birini aday yapma girişimleri bölgemizde pişen “Mahluta Çorbası”na döndü.
Tüm TV programlarında bulunan yorumcuların ve siyaset bilimcilerinin konusu haline gelen bu konu, bir türlü durulmuyor.
Konu detaylarının genelde yurdumuzda kendi halinde varlığını sürdüren azınlıklar üzerine çevrilmiş olmasını üzüntü içinde seyretmek ve dinlemek zorundayız.
Yüce kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk bu vatanı bir çatı altında toplarken, bu vatan toprakları üzerinde yaşayan vatandaşlarımızın etnik kökenleri ne olursa olsun TÜRK kimliği altında birleştirici olmuştu.
İçimizde ve dışımızda yaşayan art niyetli düşmanlarımızın boş durmamaları neticesinde iç karışıklıkları ortaya çıkartma eylemlerine son aylarda milletçe şahit oluyoruz.
ABD, ERMENİSTAN, İNGİLTERE, RUSYA ve diğer uluslara ait birleşimler, Kürt vatandaşlarımızı kullanarak, PKK ve uzantılarının yurdumuzun doğu kısmında devlet kurmaları için verdikleri çabayı hepimiz biliyoruz.
Birlik ve beraberliğimiz dün nasılsa bugün daha bilinçli şekilde birbirimize sıkıca bağlanmış durumdayız.
Alevi vatandaşlarımıza hükümetimiz tarafından tanınan resmiyet tüm azınlıklar için geniş bir statü haline gelmiş vaziyetteyken, başka bambaşka konular, devamlı şekilde vatandaşlarımızın önüne servis ediliyor.
Normal bir hayat akışında çoğu insan, çoğu aşiretler haklı haksız küsüyor ve verilen yemeklerle insanlar birbirleriyle barıştırılıyor. Devletlerde küser. Önemli olan daha sonra vatanın bekası için küskünlüklerin sona ermesidir.
Beşer Esad yıllar boyu halkını üzdü. El Muhaberat örgütüyle kendi içinde ayrışımlar yaptı. Özgür bir ülke konumundan çıktı. Halkını acımasız şekilde terör örgütlerinin vicdanına bıraktı. Milyonlarca insan kendi ülkesini canından korktuğundan dolayı terk etmek zorunda kaldı.
Türkiye yanı başında cereyan eden olaylara seyirci mi kalsaydı ?
Mısır yine Muhammed Mursi olaylarıyla çalkalandı. Hapiste kalp krizinden dolayı öldü. Şimdi orada o yıllarda yaşanan geniş olayları buraya sığdıramayacağım. Fakat yeni hükümet Libya’ya karşı işgal eylemleri ile adını sıkça duyurdu.
Yıllardır o ülkeler yaklaşık 600 yıl gibi Osmanlı İmparatorluğunun çatısı altındaydı. Halen orada yaşayan milyonlarca soydaşımızın varlıkları mevcut. Türkiye yanlışlıklara karşı koydu ve direndi. Yani küslük olayları ortaya çıktı.
Aradan zaman geçti, bu küslüklerden dolayı İtalya, Yunanistan, ABD ve İngiltere bu fırsatları değerlendirmeye çalıştılar, bazı hareketleriyle de başarılı oldular. Yaptıkları eylem ve tutarsızlıklarını milletçe takip ettik.
Şimdi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ve Suriye’ye zeytin dalı uzattı. Uzatmasının tek sebebi bölgede barışın oluşması ve ülkemizin yarınlarında daha güçlü hale gelmesi için yapılması gerekeni yaptı.
Millet İttifakı bu birlikteliklere hemen karşı durdu.
Ya biraz durun ! kendi ülkemizin geleceğini takip eden bir devlet var karşınızda. Bu devlet binlerce yıl evvelinden gelen derin bir törenin yapısına sahip.
Son günlerde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın sosyal medya ve ulusal yayın yapan yayın kuruluşlarında verdiği demeç ve duyurularına şahit oluyoruz.
Hatay’da yaşayan bir vatandaş olarak, yaptığı bu girişimlerinin özünü sekiz ay evvel kendisiyle birlikte olduğumuz HRT televizyonu’nda yayın anının sohbeti sırasında, bugün konuştuklarının aynısını orada sarf etmiş ve hep birlikte “neden olmasın” demiştik.
Lütfü Savaş bence doğru zamanda ve doğru yerde bu çıkışı yaptı !
Millet İttifakı halen yuvarlak masada ve “yok İmamoğlu”, “yok Yavaş”, “yok Kılıçdaroğlu”, “yok efendim televizyon programına konuk olan ceza profesörü”, “yok o”, “yok bu” gibi dedikoduların arşa çıktığı bir zamanda, Cumhuriyet Halk Partisinden Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na üç dönemdir seçilen Savaş’ın bu haklı çıkışını takdirle karşılıyorum.
Aslında Sayın Savaş’ın bu çıkışı artık bu Millet İttifakının toplantılarının kabak tadı vermesinden dolayı olduğuna inanıyorum.
Ne diyor Savaş?
“Benim Genel Başkanım bu işten çekilirse, ben Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayım” diyor.
Var mı bunun başka bir izahı ?!
Nuri Erdener (Nam-ı diğer, Boksör Nuri)
