Devlet Bahçeli, Neden Recep Tayyip Erdoğan’a Destek Olmuş?

Son günlerde, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli‘nin her sözü, her siyasi adımı özellikle karşı grup siyasiler tarafından derin şekilde eleştirilere maruz kalıyor.

AK Parti için geçmişte söylediği söylemler, bugün yeniden gündeme getirilirken, yurdumuzun içinde bulunduğu tehlikeler nedense gözden kaçırılıyor. Çoğu şeyleri bizler bir anda unutuyor ve yeni gündemlere kilitleniyoruz.

T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ulusal tehlikeler karşısında yalnız bırakıldığı günleri bir hatırlayalım;

Yüzlerce şehit haberleriyle neredeyse TV seyretmeye pişman olduğumuz günler, dün gibiydi! Bizleri içeriden vuran terör örgütleri vatanımızı parçalamak uğruna dış destekleriyle birlikte bizleri inim inim inletiyor ve ulusal bir baş kaldırışın ateşiyle yanıp tutuşuyorduk. Kendi vatan topraklarımız üzerinde anlaşılır bir tehlikenin tam da ortasındaydık.

Irak, Suriye, Libya, Filistin ülkelerinin vatan toprakları hallaç pamuğu gibi dağıtılırken, Türkiye tek başına hem toprakları dağılmaya yüz tutan ülkelere, hem de onları uzaktan kumandayla yönetmeye kalkışan süper güçlere karşı direnmek zorundaydı.

Türkiye Cumhurbaşkanı tek başına dünya’da ülkemize karşı yürütülen parçalama çalışmalarına karşı çıkıyor ve her zeminde Türkiye’nin ulusal bir güç olduğunu haykırıyordu.

Siyasi güçlerle emellerine ulaşamayan bu süper güçler bizleri içerden vuran terör örgütlerine karşı destek gösterisinde bulundular. Her türlü savaş malzemelerini onlara ulufe gibi dağıttılar. Onlardan aldıkları desteklerle askerlerimizi ve sivil halkımızı kahpe tuzaklarla şehit ettiler.

Her şeyi nede çabuk unutuyoruz.

Müslüman ülkelere karşı yürütülen amansız yok etme planlarına karşı koyan bir kişi vardı. O da Recep Tayyip Erdoğan !

Dost Müslüman ülkeleri derhal bir araya getirdi ve Amerika’ya karşı ulusal bir cephe aldı. Birleşmiş Milletleri bir araya getirtti, bu oldu-bitti karşısında kalkan gibi durdu ve mazlum ülkelerin ezilmesini görmezden gelmedi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yalnızca MHP Lideri Devlet Bahçeli ve gerçek ülkesini seven ülkücüler vardı.

ABD tek başına kendini kral sandı ve İsrail’in başşehrinin Kudüs olduğunu ilan etti.

İşte gerçek MHP ve ülkücülük denilen şey budur. Vatan topraklarımız tehlike anında olduğu an rahmetle andığım Başbuğ Alpaslan Türkeş’in altın değerinde bazı sözlerini sizlerle paylaşıyorum.

”Milletler, yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.

Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız.

Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.

En asil fikirler bizim fikirlerimizdir. En meşru, en haklı dava bizim davamızdır. Biz dünyanın asil, şerefli, aynı zamanda mazlum bir milletin davasını, onun haklarını çiğnetmeme davasının, onun köleliğe sürüklenmesini önleme davasının sahibiyiz. Bu kadar yüksek, bu kadar asil hedefleri olan başka bir dava düşünülemez…”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin şu an MHP ile ilgili söylediği sözlerle makaleme devam etmek istiyorum :

Ülkücüler her zaman ipeğe sarılmış, çelik olarak tanındı. Vatan tehlikedeyse ülkücüler sessiz kalamazdı. Millet dardaysa ülkücüler eli kolu bağlı duramazdı. Bu kutlu davanın tarihinde bir hilal uğruna binlerce şehit verdik. Gözyaşı ve dualar eşliğinde dava arkadaşlarımıza vatan toprağını emanet ettik. Ölümün bile ayıramadığı ülküdaşlarımızı bölmeye çalışan hainlerle karşılaştık.

Merhum Türkeş Bey’in vatan ve millet sevgisi üzerine ettiği yeminden ödün vermedik. Devletimiz beka sorunu yaşarken, bir köşeye çekilip seyirci kalmayı reddettik. Sırf bu yüzden hedef alındık ama bunu da aştık.

Merhum Türkeş Bey bizlere; Allah birdir, tektir, birliği sever… Birlik olan yerde bereket, kutsiyet vardır. Tüm teşkilatımızda, dava arkadaşlarımız arasında samimi kardeşlik, iş birliği istiyorum. Birliği bozucu, ikiliğe yol açıcı davranışları hiçbir zaman kabul edemem” demişti. Biz de kabul etmiyor, elimizin tersiyle itiyoruz. Ben ülkücüyüm diyen hiçbir vatan evladı da onay vermiyor, vermeyecektir.

Hayırsızlığın kafilesinde toplanmış küçük bir azınlığa artık ne sabrımız ne tahammülümüz kalmadığını merhum liderimiz karşısında açıklıyorum. O aramızda olsaydı aynı tepkiyi gösterirdi. Yaşasaydı bizimle aynı görüşte olurdu. Milletimizin beraberliği için bir karar verdik. Kararımızdan ucunda ölüm dahi olsa dönmedik, dönmeyeceğiz. Bizler şehidiyle, şühedasıyla tarihe adını kahraman diye yazdırmış milliyetçi ülkücü hareketiz…”

Son otuz yılı şöyle gözden geçirdiğimizde; Türkiye’nin nasıl parçalanmak istendiği açık ve beyan şeklinde karşımızda. Ekonomimizi allak bullak ettiler, üç beş sente bizi muhtaç ettiler. Sağ – Sol diye parçalamak istediler. Irk propagandası yaptılar. Ermeni lezyonunu ortaya attılar. Müslüman kanadı ortaya atıp FETÖ ismiyle devrim gerçekleştirmeye kalkıştılar.

Kürt özgürlüğü altında onlarca örgüt kuruldu. Kendi topraklarımda silahlarıyla vatandaşlarımı durdurup kimlik sorgulaması yaptılar. Canlı bombalarla masum vatandaşlarımızı can evinden vurdular. Döviz dalgalanmalarıyla iş adamlarımızı ve vatandaşlarımızı çaresiz duruma düşürmeye kalktılar. Yabancı TV ve gazetelerde Türkiye’nin olumsuz haberleriyle bizleri küçük duruma düşürme çabasını gösterdiler.

Şimdi sırada Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Merhum Sinan Ateş için ver yansın ediyorlar.

Sayın Devlet Bahçeli açıklama yaptı,

İçimiz kan ağlıyor. Sinan ATEŞ kardeşimizin failleri er geç yakalanacak. Şu an hukuki işlemler devam ediyor ve sonuçları milletçe izleyeceğiz. Fakat MHP için hepsi ayağa kalkmış bizlere yolumuzu öğretmeye çalışıyorlar.

Anlayacağınız, kendi vatanımızda bizleri yok etmeye çalışanlar asla muvaffak olamayacaklar.

Artık uyanalım ve Türkiye için oynanan oyunların farkında olalım.

Nuri Erdener (Nam-ı diğer, Boksör Nuri)

Paylaşın...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir