Siyaset yapmak, esasında tüm insanların yapacağı bir iş. Fakat nedense siyasete çoğu insanlar bir türlü bulaşmak istemezler. Siyasetin içinde kendini bulmak isteyenler, bazen tesadüflerle bu yolu seçmek zorunda kalır. Aynı şey herhangi bir yere aday olacak kişiler içinde geçerli.
Arzın ve talebin kişilerin toplumsal ilişkilerinde kendini gösterir.
İlk önce kendi grubunda görevini layıkıyla yerine getiren kişiler, kendi çevresi tarafından ödüllendirilir, İnsanların işlerini kolaylaştıran bu gibi kişiler, bir anda daha büyük kitlelerin sözcüsü durumuna gelir. Toplumda aranır. İsmi çevresinden daha büyük çevrelere doğru yayılır. Yaptığı her olumlu iş daha büyük çevrelere ballandırılarak anlatılır. Her anlatılan dedikodu birikimleri öyle bir boyut alır ki kendi de sonunda nereye geldiğini, nasıl geldiğini anlayamaz.
İşte siyaset merdiveni bu şekilde alır başını gider.
Siyasetçi, insanlar için rahat bir yaşamayı her daim önermeli.
İş yapmayanlara veya dürüst çalışanlara çelme atmak isteyenlere karşı gelmeli ve kurtarıcı gözüyle toplumun malı olmalı. Toplumda bir istek mi var ? Hemen kurtarıcı orada bitmeli. Hastalık mı var ? Hemen onun yanında yer almalı. Ölüm ve kaza mı var ? Taziye ziyaretlerinin ilk geleni o olmalı.
Yanında çok değişik insanlar da yer almalı. O yanında olan insanların çoğu toplumun akil insanlarından oluşmalı.
Kendini çok bilgili ve her şeyi bilen olarak görmeli.
Demokrasi gereği de bu olmalı sanırım.
Çalışanla çalışmayanları ayrıştırabildiğinde, yanlış alınan kararlarla bir yerlere gelmesinin imkansızlığını geç olmadan anlamalı. Kendine her an çeki düzen vermeli.
Ama yine dilin kemiği yok !
Çoğu yerde anlatım yaptığında, anında sözleri çarpıştıran yerden bitmeler, konuyu başka mecralara çektikçe çeker. Olmayanları olmuş gibi lanse eden bu kendini bilmezler bazen liderin ufkunu karartır.
Lider her şeye aldırmadan yoluna devam etmeli. Alkışlarla sözünün kesilmesi onu mutlu kılar.
Hele sohbetin koyusu Vatan, Millet Sakarya olunca coşkular daha da büyük tavan yapar.
Lider toplumların önderidir. Lider kadrosu her sözü ve her hareketi çok ölçülü kullanmalı. Yapamayacağı bir görevi “yaparım” diye ortaya attığında işte o zaman sıkıntılar baş gösterir.
Sıkıştığında ortaya çıkan dalkavuklar onu sarıp sarmalasa da güvenin sarsılması alta oluşan depremin şiddetini ölçemez. Gönülden inanmak, ruhen saf olmak liderin, yani siyaset yapanın ikrarı olmalı.
Aslında bu makalemin içeriğinden kimse kendine pay çıkarmasın. Asıl payı çıkartacak olanlar kendini liderim diye ortaya atacaklaradır.
Siyasetçi, her dedikoduyu kendine şiar etmemeli. İşi olgunluğa verip bir tarafta durmamalı ve kendini ilgilendiren gelişmeleri olgunlukla karşılamalı.
Etrafıma bakıyorum, siyasi kulislerde büyük bir sessizlik hâkim.
Kimsede siyaset yapacak mecal kalmamış. Neden böyle bir durumdayız diye inanın şaşırıyorum. Geçmişle geleceği harman etsem de bölgemde siyasi coşkunun eskisi gibi olmasını görmek istiyorum.
Seçimler öncesi yapılmak istenen sıcak ilişkilere halk şu günlerde bayağı çekimser. Sıkıntının en önde geleni ekonomi. Türkiye genelinde yapılan her işi alkışlamak gücünde olan insanlarımızın çok erken şekilde ekonomi rahatlığında kendini hissettirmeli.
Türk’ün Türk’ten başka bir dostu olmadığı aşikâr ortada. Ulusal kenetlenmeye acil ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kendimizi her yönden güçlü hissetmek durumundayız. Dış siyasetin kesinlikle dikkatli yapılacağı yönünde olduğunun farkındayız.
Bizleri Orta Asya steplerine sürmek isteyen batının güçlü devletleri bir saniye boş durmuyor. Korkuyorlar, hem de çok korkuyorlar. Selçuklu ve Osmanlı ayağa kalkıyor diye korkuyorlar. Bir zamanlar haçlı ordularıyla birleşen bu devletler, sanmayın bizleri sever diye boşuna beklemeyelim.
Siyaset her kişinin arzu duyduğu bir bilim dalı. Siyaset yerinde ve anında yapıldığında değer kazanır.
Allah’ım sen bizleri yanımızda yönümüzde mantar gibi yeniden türeyen ve dost gözüken düşmanlarımızdan koru.
Devletimizi ve ordumuzu başımızdan eksik etme ya Rabbi. Siyaset yapmayı tek amaç için yapılandan eyle.
O amaç ise vatan ve millet sevgisi üzerine oluşmalı !
Üç tarafı denizlerle çevrili vatanımızın dört bir yanı da düşmanlarla çevrili.
Güney Kıbrıs, Yunanistan, İran, Suriye, Ermenistan ve bunların ağa babaları ABD ve İngiltere tıpkı Hacivat ve Karagöz oyunu olan perde arkasında bizlerin geleceğini karartmak için ipler ellerinde, oynadıkça oynuyorlar…
Nuri Erdener (Nam-ı diğer, Boksör Nuri)