Cengiz Gül 5 yıl sonra suskunluğunu bozdu !

Hatay’da Pusula Gazetesi ve hataypusula.com internet haber sitesi imtiyaz sahibi Gazeteci Tamer Oğuz’un hazırlayıp sunduğu “Sansürsüz” isimli programa 5 Mart 2021 tarihinde konuk olan geçmiş dönem Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı ve Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Gül çarpıcı açıklamalar yaptı.

İstifa süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Cengiz Gül;

“İstifamla ilgili olaya gelince, tabi ben o yıllar istifamın bir entrika sonucu olduğunu düşünmemiştim. Bana masumane bir istek geldi. İsdemir’de bir yetki mücadelesi yapılıyor. Yetki mücadelesinde burada anlatamayacağım bin türlü siyaset dönüyor. Bir gün Hak-iş Genel Başkanı Mahmut Arslan bey beni aradı, ‘Başkanım İstanbul’dayım, İstanbul’a gelir misin?’ dedi.

İlk defa burada açıklıyorum. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan. Tabii ki dedim, gittim.

‘Başkanım’ dedi. ‘Birilerinin bir talebi var, Cengiz Başkan istifa ederse biz Çelik-İş’e yetkiyi vereceğiz’.

Aslında bir sendikacıya ifade edilen en ağır cümleydi bu cümle. O anda şok oldum. Ama gözümün önüne İsdemir işçileri de geldi. 1700 işçi atılmış. Hala atılmaya devam ediyor. Bir benim genel başkanlık kariyerim ve makamım için bir tek işçinin bile atılmasını isteyeceğimi, tahammül edemeyeceğimi biliyordum. Ama kendi kendime dedim ki; Sendikacılık hayatında işçi için mücadele etmiş Cengiz Gül kendine feda edemiyorsa, kendime bunu yakıştırmam dedim ve Mahmut bey’e olur dedim.

Geldim Ankara’ya arkadaşlarımla görüşmeye, baktım arkadaşlarım çok gönüllü. Üzüldüm! Çok üzüldüm. En azından şunu demelilerdi.

‘Ya başkanım tamam da en azından bu teklifi nasıl getiriyorlar sana?’

Maalesef teklifin getirildiğinde arkadaşlarımın gönüllü olduğunu gördüm. Buna rağmen açık söyleyeyim. Mahmut bey’e ’yetki verilecekse buyurun’.

O gün o dakika, aileme bile danışmadan, hiç kimseyle konuşmadan istifa dilekçemi verdim. Ama süreç öyle işlemedi. Bir cümle yazmıştım çünkü. Genel Başkanlıktan ayrılıyorum! Çelik-İş Yönetim Kurulu Üyeliğim devam ediyordu.

Benim yönetim kurulu üyeliğimden bile korktular.

Genel Başkanlık dönemimde Çelik-İş’i 16 binden 41 bine getirdim.

Baktım birkaç gün sonra arkadaşlarım bana mesaj atıyor. ‘Yarın Yönetim Kurulu olarak toplanabilir miyiz?’ diye. Toplandık. İsmini bile anmaktan hicap duyduğum bin YK üyesi Bayram Altun, bana dönerek; ‘Başkanım İşverenler seni istemiyor’

Dedim, peki edeyim. İsdemir’den daha fazla işçi atılmasın. Çünkü geliyorum İskenderun sokaklarında işten atılan İsdemir işçilerini görüyorum. Onların feryatlarını duyuyorum.

‘Tamam’ dedim. Ancak bana bir ay müsaade edin. Aklımda şu var. Önce ailemle konuşurum. Daha sonra teşkilatımla konuşayım. Yer yer gezeyim. Ama benim bir ay talebime evet diyen Çelik-İş YK arkadaşlar 10 gün bile sabredemediler. Çelik-İş sitesinde benim istifa mektubumu yayınlamışlar, bana haber vermeden.

Şimdi bakın benim teşkilatlarla işçilerle bir ay vedalaşmama, helalleşmeme dayanamayanlar istifa dilekçemin dokuzuncu günü Çelik-İş sitesinden istifamı yayınladılar. Çıksınlar konuşsunlar, tersini söylesinler. Cengiz Gül böyle dedi mi demedi mi diye. Tabi işçiye diyemiyorsun o gün ben böyle dedim ve böyle olacaktı diye. Herkes şunu diyor, feryat ediyor bu kadar başarılı, tabandan gelmiş Genel Başkan niye istifa etti?

Fakat benim işçiyle, Karabük işçisiyle, İsdemir işçisiyle, Seydişehir işçisiyle. Kocaeli işçisiyle, diğer işçi arkadaşlarımla helalleşmeme bile fırsat vermediler. O istifa mektubu ayarlandıktan sonra, biliyorsunuz, istifa ettiğin gün tüm teşkilatlar sana kapanır. Çünkü onlara da talimat veriyorlar; ‘Sakın Cengiz Gül ile konuşmayın’ diye. Maalesef sendikacılıkta da böyle acı şeyler vardır. Siyasetten de daha acı.

Bütün bunlara rağmen, bu gerçeği açıklamadım. Dedim ki, Çelik-İş sendikasına zarar vermeyeyim. İsdemir’de yetki mücadelesi bitmiş mahkeme süreci var. Mahkeme sürecine zarar vermeyeyim diye sustum. Hak-İş Genel Başkan Yardımcılığım devam ediyor. Çelik-İş’i zor duruma sokacak, çelik işçisini zor duruma sokacak bir harekette bulunmadım bütün bu ihanetlere rağmen, bütün bu fırıldaklıklara rağmen.

Bakın ben bugün Cuma mesajımda da paylaştım. Yüz defa düşsem asla entrikalar içinde olup kimseye entrika kurmam. Çünkü ben kazanmaktan çok insan olmayı özlüyorum.

Bunlar insan bile değiller. Çünkü benim Çelik işçisiyle helalleşmeme bile müsaade etmediler. Bu ne arkadaşlığa sığar, ne de dava arkadaşlığına. Hoş bunlar dava arkadaşı değillermiş, çünkü dava arkadaşları arkadaşlarına ihanet etmez. Fırıldak çevirmezler.

Ben bundan sonrada çevirmeyeceğim. Benim mücadelem yiğitçe. Kardemir işçisine de gideceğim, Karabük’e de gideceğim. Taraf olacağım seçimlerde. Benim alnım açık, hiçbir yerden de siyasi gücüm yok. Her türlü siyasi harekete de saygım var. Ama şimdiki arkadaşlar emir aldıkları yerlerden başka yere çıkamıyorlar. Onun için işçi hareketi bölündü” dedi.

 

Paylaşın...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *