Çoğunluğumuz şehirlerde, çok katlı, iç içe bir yaşam tarzındayız. Salgın günlerinde kapalı bir yaşam sürdüğümüz asansöründen merdivenlerine, koridorlarına dek ortak kullanımımızdaki apartman bölümleri sağlığımızı tehdit ediyor, tehlike saçıyor.
Cep telefonlarımıza indirdiğimiz Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasında “yoğunluk” haritasına baktığımızda kırmızı yerler içinde bir yerde çok katlı hayat yaşıyorsak işimiz çok daha zor.
Apartmanda komşuluk ilişkilerinin neredeyse “bencillik” üzerine kurulduğu şu çok farklı zaman diliminde, bir de koronavirüs testi pozitif çıkan ailelerin karantina şartlarına mutlak itaat etmek, başkalarının hayatlarını riske atmamak gibi sorumluluklarıyla kaygılanıyoruz.
Kendi dairesi içindeki hareketlerini bile kısıtlayıp, dışarıya adım atmadan sabırla “negatif” test sonucuna dek beklemek, karantinada kalmak zorunda olmasına rağmen, dairesinden dışarı çıkan, apartmanın ortak kullanım yerlerinde fink atan, hatta apartman dışına çıkan sorumsuz kişilerin varlığı hepimizi endişelendiriyor.
Bir vatandaştan konumuzla ilgili gelen ifade şuna benzer:
“Koronavirüs testi pozitif, dairesinde ailesiyle birlikte karantinaya alınmış olan biri çöp dökmek, ilaç almak için dairesinden, apartmandan dışarı çıkıyor. Hatta apartman önündeki arabasını yıkıyor. Uyarılara uymuyor.”
Önce YUH diyorum, sonra böyle durumlarda 112 acil ortak, 155 polis, 156 jandarma çağrı merkezlerine derhal şikayet etmenizi öneriyorum. Çünkü komşunuzun sorumsuzluğu sizin ve ailenizin hayatını tehlikeye atmaktadır.
Hatta, eğer mahkemeye verilirse Türk Ceza Kanunu’nun 195’inci maddesine göre cezalandırılabileceğini hatırlatmanızı istiyorum :
“Madde 195- Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Üzgünüm, bitmez bu salgın böyle.
Ali Gez