İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında basın açıklaması yayımladı.
Basın açıklamasında engellilerin genel olarak karşılaştığı zorluklara değinen Başkan Nermin Yıldırım Kara, “Engellilerin önündeki en büyük engel Engelsizler olmamalıdır” dedi.
Basın ve Kamuoyuna hitaben yayımlanan açıklama şöyle:
“Dünya Engelliler günü, 3 Aralık 1992 yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası bir gün olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’de Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Engelli ve Yaşlı 2020 Şubat İstatistik Bültenine göre;
Bakanlık bünyesinde kamu kurum ve kuruşlarındaki Engelli Sağlık Kurulu Raporlarını esas alan Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısı; 1.423.350’si erkek, 1.103.535’i kadın olmak üzere 2.526.885’tir.
Ağır engeli olan kişi sayısı 755.587’dir. Yani toplamda 3.282.472 kişi olup bu rakamlara
Engelli Sağlık Kurulu Raporu almak için yetkili hastanelere başvurmamış ve hizmet almak için devletle temasa geçmemiş bireyler dahil edilmemiştir.
Ancak ülkemizde engelli birey sayısı resmi olmayan rakamlara göre 9 milyon olduğu ifade edilmektedir.
Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal hayatında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal veya sonradan olma herhangi bir noksanlık sebebiyle yapamayanlar, hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlükler nedeniyle toplumun diğer fertlerinden farklı anılırlar.
İşte bu farklılıkta engellilerin yaşadığı ayrımcılığın asıl sebebidir.
Nasıl ki insanlar yaşadıkça sorunları da artıyorsa, aynı sorunlar engelli vatandaşlarımız için de geçerli olacağından, çağdaş yaşam neyi gerektiriyorsa yasa ve düzenlemeler de ona göre gündeme uygun olmalıdır.
Ülkemizde özellikle iş kazası ve meslek hastalığı kurbanları, yaygın akraba evlilikleri ve doğum öncesi genetik tanı hizmetlerinin yetersizliği engellilik oranında ciddi artışlara sebebiyet vermektedir.
Engellilerin yaşadığı en büyük sıkıntılardan bir diğeri de engellilerin üretime katılamaması, dolayısıyla işsizlik sorunu yaşaması en temel sorunları olarak ortaya çıkmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 30 uncu maddesi kapsamında; İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç engelli; kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli bireyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.
Engelli bireylerin toplumsal yaşamda en büyük mücadeleyi eğitim ve istihdam alanlarında verdiğini söylemek mümkündür.
Nitekim, engelli bireylerin büyük bir kısmı eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamamakta ve bu nedenle de uzmanlık gerektirmeyen düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır.
Bu kapsamda, öncelikli olarak halihazırda uygulanmakta olan engellilerin eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine katılımında bütünleştirici yaklaşım daha da iyileştirilerek devam ettirilmelidir.
Engelli bireylerin sosyal hayatta karşılaştıkları sorunların yanı sıra, gerek fiziki koşullar gerekse eğitim sisteminden kaynaklanan nedenlerden dolayı yeterli eğitim alamamaları, onların arzu ettikleri işlere kavuşmalarını engelleyen nedenlerden biridir.
Bu olumsuz fiziki koşulların en başında yer alan ulaşım ve fiziki mekân sorununun (toplu taşıma, binaların fiziki uygunluğu gibi) ortadan kaldırılması için ilgililer tarafından gerekli önemler alınmalıdır.
Kentlerimiz ve planlaması açısından, mekânsal alanlarda, “engelsiz fiziksel çevreler oluşturmak” ve mevcut mekânsal alanların ise “niteliğini iyileştirmek” ve “erişebilirliğini artırmak” temel hedef olmalıdır.
Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili standartlarına uyulması zorunludur.
Engelli insanlarımızı unutmayalım, topluma ve kente kazandıralım, kapalı kapılar arkasında bırakmayalım. Unutmayalım ki bizler de bir gün engelli olabiliriz ve kapalı kapılar arkasına geçebiliriz.
Engellilerin önündeki en büyük engel Engelsizler olmamalıdır.“