Ömrünün belirli bölümünü yaşadıktan sonra eşini kaybedenler, eşinden ayrılanlar; yalnızlık, barınma, yaşamsal ihtiyaçların karşılanması, koruma-korunma içgüdüsü veya ihtiyacı gibi nedenlerle yeniden evlilik düşünüyor.
Çocukların aile büyüğünün yeniden evliliğine karşı tutum ve davranışları, ekonomik gerekçeler, eğitim durumu, sosyal sigorta, dünya görüşleri, karakter ve huylar gibi çok çeşitli faktörler yeniden evliliğin gerçekleşip gerçekleşmemesine etken oluyor.
“Yaptım oldu” şeklinde karşılıklı sağlıklı iletişim kurulmadan gerçekleşen yeniden evlilik, eşini kaybeden/ayrılan ile evlatları arasında kırgınlık, küskünlük hatta nefret gibi olumsuzluklara sebep olabiliyor.
Evliliğin gerçekleşmemesi gerekçelerinden biri de yaş farkı.
Davul bile dengi dengine demiş atalar. Büyük yaş farkına rağmen sırf koruma-korunma ihtiyacı açısından gerçekleşen ” mantık dışı ?! ” evliliklerin aslında uzun soluklu olamadığına çevremizde şahit olmuşuzdur.
Hayatın parçası olan ayrılıklar sonucu hayatını yeni bir eş ile devam ettirmeyi düşünenler, yaşlandıkça, diğer gerekçeler yanında “yaş” konusunu da çözmek zorunda kalıyor, yani Evlilikte Yaşa Takılıyor.
İstatistikler ömür ortalamamızın ve yaşlı nüfusumuzun arttığını söylüyor.
Yaşa bağlı olarak bedensel ve/veya zihinsel engeller arttıkça, zamanla hayati ihtiyaçların karşılanabilmesi bile mümkün olamıyor. Evlilikte Yaşa Takılan ve yeniden evlenemeyen büyüklerimiz için şu 21’nci yüzyıl “yalnızlar yüzyılı” oluyor.
Yeniden evlenemeyen, gitgide sayısı artan bakıma muhtaç kalabilecek büyüklerimiz için devletimizin organlarının huzurevi sayısını çoğaltması zorunludur. Hatta kentlerin bir bölümünde huzurevi topluluklarının çoğunlukta olduğu ve pozitif ayrımcılık yapılarak huzurevi sakinlerinin tüm ihtiyaçlarının önceliklendirildiği “semtler” kurulması yönünde somut adımlar atılmalıdır.
Yaşlılarımızın yalnız kalmalarını önlemek açısından yetkili, etkili tüm karar vericilerin bu konudaki empati duygularını çok çalıştırmalarını isterim.
Ayrıca hatırlatmak isterim, Mustafa Kemal ATATÜRK demiş ki :
‘Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur.‘
Allah kimseyi yalnız bırakmasın, kimseye muhtaç etmesin. Amin.
ALİ GEZ