TARİHİMİZE SAHİP ÇIKALIM.

ESKİLERİN ALDIĞI ZEVKİ YENİDEN TADALIM.

Bölgemizin tarihsel zenginliğimizi yaşatan Belen ilçesinde bulunan eseri harikalar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan onarım çalışmaları ile yeniden hayat buldu.

Tarihsel zenginliklerimizin gelecek kuşaklara sağlıklı şekilde korunarak getirilmesi ve eserlere sahip çıkılarak korunması işlevlerinin yapılması bizlerin en başta gelen asil görevlerimizdir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden canlılık kazandırılan “eseri harikalar”ın içinde bulunduğumuz kuşaklar tarafından kullanılmaya başlanması yeniden şanlı tarihimizi ruhumuzda ve beynimizde hissetmemize sebep oluyor.

1552 Yılında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Belen ilçesine Cami, Hamam ve Kervansaray yaptırılmasıyla, Belen Geçidi siyasi ve askeri açıdan önem kazandı. Şimdilerin beş yıldızlı tesisleriyle eşdeğer olan bu eseri harikalardan, o yıllarda yöre halkı olduğu gibi Belen ilçesinden gelip geçenler de faydalandı.

İki dağ arasından Ortadoğu’ya açılan tek kapı olan Belen geçidi, stratejik özellikleriyle her dönem yaşayan kültürlere ev sahipliği yapmış ve özellikle bu bölgeye mahsus Osmanlının kurduğu “Derbent” teşkilatıyla dosta geçiş, düşmana geçit vermemiştir.

Hindistan’dan, Roma’ya kadar, tacirlerin takip ettiği ipek yolunun tam ortasında yer alan Belen geçidinde konaklayan kervancılar, gittikleri yörelere Belen’in güzelliklerini dilden dile taşıdı.

Kervansaray Cami ve Hamam aslına uygun onarıldı. Onarımı tamamlanan bu eseri harikaları yaşamak isteyenler şimdiden çoğunlukta!

İnanıyorum ki bundan sonra Belen’de yaşamak da ayrıcalık olacaktır.

Belen hamamını, gelin biraz bildiğim kadarıyla sizlere anlatmaya çalışayım.

Çünkü bu hamamı yıllar önce dedem yapıcı usta Hasan işletmiş. Babamın ve amcalarımın çocuklukları ile gençlikleri bu hamamda geçmişti. Onların anlattıklarını dinleyerek geçen ömrümde sizleri de bilgi sahibi yapmak benim asli görevimdir.

Özellikle çocuğu olmayan, vücudunda iyileşmeyen yarası olan, sinirsel bunalımda olanlar, maddi ve manevi sıkıntı içerisinde olanlar, evlenemeyen hatun ve er kişiler, işte bu Belen Hamamının suyunda yıkanıp abdest aldıktan sonra ulu kişinin olduğu yere doğru kalben yalvarırlardı. Ve dua eden kişilerin hamamdan huzurlu şekilde ayrıldığına inanılırdı.

Tabi bu bir inanç vesilesi, inanan inanır, inanmayan inanmaz.

Hamamın çeşmesinden curunlarına akan suyun sesini derin şekilde dinlediğinizde, Türk Sanat Müziğinin öz nağmelerini duyar gibi olursunuz. Osmanlının ihtişamı, akan su sesiyle kulaklarınıza kadar nağmeler şeklinde gelir ve gider. Orta sütunlarından size doğru bir esinti geldiğini hissettiğinizde enteresan büyüsüne kapıldınız demektir. Zaman öyle bir geçer ki ancak ter yoğunluğunu kendinizde fark ettiğinizde hamamda olduğunuzu anlarsınız.

O buram-buram tarih kokan Belen Hamamında yıkanma keyfini ömür boyu unutamazdınız. Ama bugün bu tarihi hamama gittiğinizde eskilerden hiç eser kalmadığını gördükçe tarih adına üzülürsünüz.

Çeşmelerinden o nadide akan su kısılmış ve cayır-cayır yanan külhanı sus-pus olmuş. Hamamın içerisi sanki bir buzdolabı! Hamamda tarihi yakalamak isteyen kişiler hamama gittiklerine pişman ve nadim oluyormuş.

Kervansaray, cami ve hamamı ziyaret ettiğinizde tarihsel zenginliklerimize sahip çıkılmadığını kalben hissettiğinizde, bunca yapılanların boşa gittiğine kendinizce yanar durursunuz.

Sorarız kendimize; Vakıflar Genel Müdürlüğü bunca işlemleri neden yaptı diye? Devletimizin bekasını devam ettirenler buraları görmez mi? Veya Vakıflar Genel Müdürlüğü yaptıkları yerleri işletsinler diye verdikleri şahısların tarihi zenginliklerimizi nasıl ve ne şekilde işletiyorlar gibi denetleme mekanizmalarını çalıştırmazlar mı?

İskenderun’un yedi kilometre ötesinde bulunan Belen ilçesinde, bizlere Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Sultan Süleyman Han’ın eserlerinin günümüze kadar taşındığı bu yerlere, bizler nasıl sahip çıkacağız anlamış değilim.

Tarihimizi asla ve asla unutmayalım. O güzide eserleri unutursak aslımızı da unuturuz.

Dilden dile dolaşarak zamanımıza kadar gelen bir hikâyeye göre; Tarihi hamamın bir köşesinde bulunan ziyarette yüzyıllar boyu mum yakılır ve orada bulunan ulu kişi adına adaklar adanır.

Rivayete göre hamamın inşaatında çalışan zenci bir usta hamamın temelinde abdest alırken dereye doğru düşerek şehit olur. O yüzden hamamın bir köşesi onun anısının canlandırıldığı yerdir.

Nuri Erdener (Nam-ı diğer, Boksör Nuri)

Paylaşın...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir