BU YAZ ÇOK YANDIK ÇOK !

Dünyamız küresel ısınma tehlikesi ile karşı karşıya ve artık bu korkunç sondan kaçmamız ne yazık ki mümkün değil.

Farkındasınız bu yaz her yazdan başka şekilde bunaldık..

Gündüz acayip bunaldık.. Gece hiç olmaz ise biraz eser ferahlardık.. Bu sene esti ama eserken nefesimizi tüketti..

Burada en büyük kabahatlinin insan olduğu artık bilimsel olarak kanıtlandı. Son yıllarda hızla değişim gösteren teknoloji, beraberinde kirli bir dünya’yı getirdi. Çevremizde gördüğümüz çarpık gelişmeler gözümüzün önünde..

Bir kişi kendi yaşam alanını temiz ve düzenli tutmadığı zaman etrafında yükselen çöp yığınlarının altında boğulup kalıyorsa, dünyamız da aynı pisliklerden dolayı yaşanamaz hale gelmiştir. Bu konuda araştırmalar yapan bilim adamlarının tezlerini aralayıp incelediğimizde bakın neler ortaya çıkıyor.

Dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor daha sonra bu ışınlar tekrar atmosfere yansıyor. Fakat bazı ışınlar uzay boşluğuna dönüp giderken, su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor.

Son dönemlerde meydana gelen orman yangınları, fosil yakıtların enerjiye dönüştürülmesi nedeniyle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazlarının atmosferde yığılmasını artırmış ve dünya çevresinde var olan doğal örtü, ne yazık değişik yerlerden akıl almaz gedikler vermiştir.”

Oluşan bu gediklerden ötürü küresel ısınma almış başını gitmiştir.

Peki, bu sıcaklık artışları ile oluşan küresel ısınma nelere yol açıyor ve hayatımızı nasıl etkiliyor?

Dünya iklim değişikliği, okyanusların derinliklerinden en yüksek dağ zirvelerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Deniz sıcaklıkları artıyor.. Deniz seviyeleri alışılmışın dışında yükseliyor ve bitki örtülerine gerekli olan sıcaklık, yağmur miktarları, mevsim sürelerinin değişimleri yüzünden, doğal ve fizyolojik ortamlarımız gitgide başkalaşım gösteriyor ve canlıların yaşamlarını tehdit ediyor.

Dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasını ilk önce deniz hayvanları hissetmiş ve bazı bölge balıkları değişik bölge denizlerine doğru göç etmeye başladı.

Göç eden balıklar incelendiğinde, hep sıcak denizlerden soğuk denizlere doğru adeta kaçış içindeler. Balık ile yapılan yorum çok mantıklı :

Bundan yirmi sene önce İskenderun körfezinde alışık olduğumuz balıkları görür ve onları yakalardık. Mercan, Çipura, Gümüş, Lagos ve Karides en alışık olduğumuz balık türleriydi.

Şimdi ise kızıldenizden körfezimize gelen sıcak deniz balığı olan ismi ise 2008 olan kırmızı ne olduğu belli olmayan bir balığın istilası halinde.. Körfezimiz değil artık tüm Akdeniz’i etkisi altına aldı bu balık..

Balon ve çok değişik balıklar denizimizin her noktasında var. İşin enteresan tarafı bu balıklar yerli balıkların yumurtalarını yok ettiğinden dolayı kendi hükümdarlıklarını tamamıyla ilan etmiş vaziyette…

Bundan böyle boşu boşuna körfezde balık avlayacak amatör balıkçılar çok beklerler…

Dünya genelinde yıllardır araştırma yapan bilim adamlarının bilimsel araştırmalarını incelediğimizde karşımıza şu sonuçlar çıkıyor ;

Yer kabuğu gittikçe yaşlanıyor ve son depremlerle değişimlerini tamamlıyor. İklimlerin yeryüzünde yaptığı kısa ve uzun vadeli şekillenmelerle tabiatın verimliliği etkilenmekte ve hızla kurak ve çorak bitki örtüsüne doğru sonumuz hazırlanıyor.

İleri teknolojik seviyede bulunan ülkeler, üçüncü ülkelerin yaşam tarzlarını görmemezlikten gelmekte ve silahlanmaya doğru yaptıkları çalışmalar ise hayretler içerisinde izleniyor. Atom bombalarının çok değişik ülkelerde denenmesiyle ortaya korkunç gerçekler çıkıyor.. Bu silahların denetimleri ne yazık ki yapılamıyor.

Diğer taraftan her türlü gaz ve benzeri sıkıştırılmış emtialar doğada serbest kaldıklarında direkt olarak dünyamızı saran ozon tabakasını etkilemekte ve ozon tabakasında oluşan delik gittikçe büyümektedir.

Dünyada hızla gelişen sanayi devriminden sonra batı denen devletler, hızla akıl almaz şekilde tüketim çılgınlığına dönüşerek, konfor denen illetin tuzağına düştüler. Her elementin değişik şekilde atomlarına kadar girdiler. Bu gibi yaptıkları deneyler ise ayrı bir çevre kirliliğine sebep oluyor.”

Açıkçası gerçek bir tehlike ile karşı karşıyayız… Sonucunun ne olacağı açıklanan yeni teorilerle merak uyandırmaya devam ediyor.

Bence alınan önlemler artık yetersiz kalıyor. Dünyanın belli yerlerinde açılan ozon tabakası gittikçe büyüyor ve tehlikeli boyutlara ulaşıyor.

Yine de insanoğlu küresel ısınma konularına duyarlı olmalı ve bilim adamlarının önerilerini harfiyen yerine getirmelidir.

Belki hemen bir şey olmayacak ama bizden sonra gelecek olan kuşaklar gittikçe kargaşalı bir ortama doğru sürüklenecek. Bilim adamlarının feryatlarını duyan kişiler biz olacağız ve alacağımız önlemlerle bir nebzede olsa evrenimizin kurtulmasına çare olabileceğiz.

Geç kaldığımızda ise korkunç sonlar bizleri bekleyecek ve kıyamet denilen sona doğru hızla yaklaşacağız…

Bu yaz gerçekten çok bunaldık. Meyveler dahi erken olgunlaştı ama çoğu dalında çürüdü…

Nuri Erdener (Nam-ı diğer, Boksör Nuri)

Paylaşın...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *