Doğu’nun Kraliçesi’ne “Arkeoloji Üniversitesi” yakışır!

Doğu’nun Kraliçesi ifadesini İskenderunlu “gönüllü” genç tarih araştırmacısı Fahreddin Osmanca’dan işittim. Az buçuk tarih bilgisi olan, en azından kulaktan duyan, Kraliçe’nin “Antakya” olduğunu bilir.

Şahsen arkeoloji konusunda hemen hemen hiç bilgisi olmayanlardanım. Ancak, yaşadığım topraklarda kadim medeniyetlerin varlığından haberdarım. O medeniyetlerin miraslarının gün yüzüne çıkarılıp korumaya alınması ve uygun koşullarda sergilenerek sonraki nesillere aktarılması, bu arada da memleketim için “sürekli” bir gelir kapısı olması tarafındayım.

Dün (19 Kasım 2021) Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın Hatay Arkeoloji Müzesi’nde “Bağ Bozumu Mozaiği” bölümünün açılışı esnasında basına yansıyan, 35 bin adet sergilenmeyi bekleyen eser olduğundan bahisle, “İskenderun tarafına da benzer bir arkeoloji müzesi açarak bu depolarımızda ki eserlerin orada sergilenmesine arzuluyoruz” ifadesi, ARKEOLOJİ konusundan sıklıkla bahsetmek gerektiğini anımsattı bana.

ARKEOLOJİ ve ÜNİVERSİTE

Bildiğim kadarıyla, ülkemizde “Arkeoloji” eğitimi Fen-Edebiyat Fakülteierine bağlı “ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ” olarak verilmekte. Yanılmıyorsam Üniversitelerde ARKELOJİ FAKÜLTESİ diye akademik bir birim yok. Tabii ki binlerce yıl hüküm süren kadim medeniyetlerin anavatanı anadolu toprakları üzerinde tek branşı ARKEOLOJİ olan bir üniversiteden bahsetmek hayal ötesi oluyor işte.

NİÇİN ARKEOLOJİ ÜNİVERSİTESİ ?

Tarih Araştırmacısı Fahreddin Osmanca’nın https://fosmanca.art/ linkindeki web sitesinden ses duyurmaya çalışması, küçük küçük sitemlerle dolu yazıları incelendiğinde, depolarda bekleyen, yer üstüne çıkarılmayı bekleyen, geçmişte çıkarılıp yurtdışına KAÇIRILAN o kadim medeniyetlerin eserlerin varlığını akla geliyor. Hele hele bu durumun yurt genelinde böyle olduğu apaçık ortadayken.

Fahreddin Osmanca’nın, Hatay’da geçmişte yeraltından çıkarılıp (KAÇIRILAN ?!) yabancı ülke müzelerinde sergilenen 50’nin üzerinde eserden bahsediyor olması (kralicenin-kayip-hazinesi), aslında yurdumuzda arkeoloji bilim dalında çok daha etkin olunması ve hızlı davranılması gerektiğini düşündürüyor.

İşte bu kapsamda görev tanımlarının çerçevelenebileceği, genişletilebileceği, özellikle mali açıdan ÖZERK bir akademik yapıya ihtiyaç var yurdumuzda diye düşünüyorum. Fakülte bile yetmez, doğrudan ana uzmanlık dalı ARKEOLOJİ olan bir üniversite.

Arkeoloji Üniversitesi konusunun tartışılması bile geçmiş medeniyetlerin geçmiş emanetlerine sahiplik, günümüze hatırı sayılır ekonomik katma değer, geleceğe aktarılacak miras açısından çok faydalı olacaktır.

Olur da o hayâl ötesi “beriye” yaklaştırılır ve böyle bir üniversite için adım atılacak olur diye yazayım : Doğu’nun Kraliçesi’ne Arkeoloji Üniversitesi yakışır !

Fahreddin Osmanca’ların çoğalması dileğiyle..

Ali Gez

Paylaşın...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *